Mercan Dede Röportajı

Sayfa 1 22. Sayfa


– Doğa bu virüsle kendini insandan koruyor diyorsun yani?
– Virüslerden daha beter bir şekilde adım attığımız her şeyi yok ettik,ne Amazon ormanların da ki ağaçları bıraktık,ne denizlerdeki balıkları. Şimdi yeryüzü bu korkunç virüsten kurtulmak üzere kendi şifacısını gönderdi. Bu virüs üzerine düşen misyonunu yapıyor.Tabii olan her zamanki gibi öncelikle masum, fakir, kimsesiz, evsiz, zor durumdaki insanlara oluyor. En çok onlar etkileniyor. Ama bunun sorumlusu virüs değil, bizleriz. Hepimiz. Şimdi bu virüs bize şu soruyu soruyor: “Hiçbir suçu olmayan diğer çaresiz canlıları katletmek, keyif için öldürmek, nasıl bir duyguymuş!” Çünkü şimdi virüs insanlara yapıyor bunu.
– O zaman, 10 puanlık soru: Acaba ders alacak mıyız, yoksa aynı tas aynı hamam devam mı ederiz sence?
– Hiroşima’ dan, dünya savaşlarından,böylesi inanılmaz ölçülerde doğa katliamının sonuçlarından, küresel ısınmadan ders almayan insanın bunu da iplemeyeceği kesin. Ama bir avuç duyarlı insanın yıllardır söylediklerinin doğruluğun un ortaya çıkması yine de önemli bir adım olabilir farkındalık anlamında.– Şimdi biraz da senden konuşalım.Evde müzik yapma, üretme süreci nasıl geçiyor. Kendinle ilgili neler keşfediyorsun?
– Önce kendimizi keşfediyoruz. Göbek adım dedemin ismi olan Keşfî bu arada. Yani keşfeden. İnsanlık tarihinde çok çok önemli bir dönüm noktası bu,yaşamın her alanının etkilendiği ve değişime zorlandığı bir süreç, insanlığın evriminde önemli bir nokta. Bu dönemin enerjisini tarihe geçirmek, yazmak için müzikler, resimler, kitaplara son hız dalmış haldeyiz. Hayatın ne kadar kırılgan olduğunu keşfediyoruz, birbirimizin kaderlerinin birbirine ne kadar bağlı olduğunu keşfediyoruz, kocaman imparatorlukların,Amerika’nın Çin’in, tüm servetine, askerine, ordusuna, nükleer silahlarına karşı, gözle görülmeyecek kadar minicik bir yaratık tarafından dize getirildiğini keşfediyoruz, her gün dev gibi büyüyen insan egosunun burnunun nasıl yere sürtüldüğünü keşfediyoruz.Çok çok önemli bir yerdeyiz insanlık tarihinde.

Mevlana Yüzyıllar Önce Söylemiş

– Uğruna albümler yaptığın, hayat serüveninde yol göstericin olduğunuz bildiğimiz Hz. Mevlana yüzyıllar öncesinden neler söylemiş bugünkü durumumuza? Nasıl tavsiyelerde bulunmuş? Bir baktın mı tekrar?
– Pir zaman ve mekanların ötesinden konuştuğu için sözleri bugünün hakikatleri olarak karşımızda. “Unutma ki dünyanın öteki ucunda tek bir insanın kederi, tüm insanlığı mutsuz edebilir” dememiş miydi Şems-i Tebrizi! Mevlana; “Dün akıllıydım, dünyayı değiştirmek istedim, bugün ise bilgeyim, kendimi değiştirdim” diyerek, dışarıdaki hastalığın içeriden geldiğini, içerinin değişmesi gerektiğini anlatmamış mıydı bize! Dünyanın bu yok ediliş hali, içimizdeki perişanlıktan geliyor, Merhamet, sevgi, anlayış, hoşgörü yerine, yakıp, yıkma, şiddeti içimizde yaşıyoruz, sonra bu dışarıya yansıyor, kadınlara işkence ediyoruz, doğaya tecavüz ediyoruz, elimizdeki oyuncak telefonlarda hayatlarımızı tükettiğimiz gibi dünyayı tüketiyoruz. Bu muazzam bir ders insanlık için, “Bir musibet bin nasihatten daha değerlidir” sözünün tam karşılığı.

– İnşallah bugünler bir geçsin, hayatında radikal ya da hafif değişiklikler yapmayı planlıyor musun? Neleri es geçmişsin sence?
– İnsanlar “Hayat ne zaman normale dönecek? diye sorup duruyor, ben de diyorum ki: “Hangi normalden bahsediyorsun, adını andığın ‘normal’ değil mi bizi bu günlere getiren?” Hayatımızda, seçimlerimizde hepimiz bir şekilde değişeceğiz, değişmek zorunda kalacağız. Zaten zorunda kalmasa insanoğlu değişmek için kılını kıpırdatmaz. Önüne televizyonu koy, eline çayını ver, tavla olsun, bir de futbol maçı, konu kapanmıştır. Dünya yansa umurunda olmaz, ta ki kendi evi yanan kadar! Şimdi dünya dediğimiz ve hepimizin içinde yaşadığı ev yanıyor, hepimiz değişmek zorundayız, değişmek istemeyenleri hayat paşa paşa değiştirecek. Hep bildiğimiz ama daha fazla farkında olduğumuz konu; hayata ne kadar incecik bir pamuk ipiyle bağlı olduğumuz. Hayatın ne kadar kırılgan olduğu, o yüzden saçmalıklarla kaybedecek hiçbir zamanımızın olmadığının farkına yeniden varıyoruz. En başta ben olmak üzere!

– Neleri özledin? Türkiye’deki yakınlarınla görüşüyor musun? Nasıl hayaller kuruyorsun?
– Kendimi hep dünya vatandaşı olarak gördüm. Mevlana’nın “Gönül ülkesinin vatandaşları” dediği insanlardan olmaya çabalıyoruz. Ailemiz tüm insanlık, memleketimiz tüm dünya, ülkemizi tabii ki özlüyorum. İnsanın ailesini özlemesi gibi ama diğer taraftan kalben yakın olduğun kimse senden ayrı gayrı değil, gönülde ayrılık yok. Özlem ise sevdiklerine verdiğin ruhani selam, hatır sorma hali. Elbette ülkem insanları için ne yapabiliriz diye düşünüyorum, elimizden fazla bir şey gelmese de en azından kalbimizden geleni. İyi dileklerimizi sevgiler, şifalı yeni müzikler, resimler, kitaplarla bezeyip dostlarla paylaşmak… Amacımız, dileğimiz, çabamız bunun üzerine. Muhabbet müebbet, dostluk bak

Sayfa 1 22. Sayfa

Yorum Yap